Biyografiler

Alfred Adler (1870-1937)

Alfred Adlerin’in kariyeri bir insansın aşağılık duygusunun üstesinden gelmeye verilebilecek en güzel örnektir.

Kişisel Hayatı

Alfred Adler 7 Şubat 1870’te Viyana yakınlarındaki bir köy olan Rudolfsheim’da dünyaya gelmiştir.  Altı çocucuğun üçüncüsüdür, bir ağabeyi ve bir ablası vardır. Alfred, çocukluğunun büyük bir kısmını ağabeyinin gölgesinde geçirdi. Yakalandığı bir sürü çocukluk hastalığı, özellikle de raşitizm yüzünden asla ağabeyi ve arkadaşlarıyla birlikte sokakta koşup oynayamadı. Dört yaşında geçirdiği zature neredeyse onu öldürüyordu ve defalarca sokaklardaki arabaların altında kalıp ezilme tehlikesi geçirdi. Fiziksel rahatsızlığı nedeniyle annesi Alfred ile özel olarak ilgileniyordu. Ancak erkek kardeşinin doğumuyla, bu ilgi sona erdi.

Çocukluğu hastalıklar, ağabeyine duyduğu kıskançlık, önemsiz olma ve annesi tarafından reddedilme duygularıyla geçen Adler, okul yaşamında da aşağılık duygularıyla başa çıkmak zorunda kalmıştır. Notları vasattı, hatta matematiği çok kötüydü ve dersi tekrarlamak zorunda kaldı. Bu başarısızlık nedeniyle öğretmeni Adler’in babasına onu okuldan almasını ve bir ayakkabıcının yanına çırak olarak vermesini önerdi. Ancak bu durum Adler’i daha da güdüledi. Babasının da desteğiyle canını dişine takarak çalıştı ve kısa süre sonra matematikte sınıfın en iyisi oldu. 1975 yılında tıp okumak için Viyana Üniversitesine girdi. 1895 yılında bu üniversiteden tıp diploması aldı.

Adler, 1987 yılında oldukça bağımsız ve özgürlüğüne düşkün bir kadın olan Raissa Epstein ile evlenmiştir. Çiftin dört çocukları olmuştur. Çocuklarından ikisi psikiyatrist olup babalarının peşinden gitmiş, biri aktris olmayı seçmiş bir diğeri ise Sovyetler Birliğinde politik bir mahkumken yaşamını yitirmiştir. Yaşamının son yıllarında Amerika’ya sık sık ziyarete gitmiş ve Amerikalıların iyimser bakış açılarına, açık fikirli olmalarına hayran kalmıştır. 1930’ların ortalarında Adler ABD’de çok az rakibi olan popüler bir konuşmacı ve çok okunan başarılı bir yazar haline gelmiştir.

 

Freud ile İlişkisi ve Bireysel Psikolojiyi Kurması

Sigmund Freud ve Adler’in tanışması Freud’un Adler’i kendi tartışma grubuna davet etmesiyle başladı. Bunun öncesinde Adler, yerel bir gazetede rüya yorumlamasına yapılan saldırılara karşı Freud’u savunmuştu. Çarşamba günleri bir araya gelerek psikanaliz konusunda tartışan bu grup Viyana Psikanalitik Derneği’ne dönüşmüştü.

Hiçbir zaman Freud’u akıl hocası olarak görmeyen Adler 1910’da grubun ilk başkanı seçilmişti. Freud’la yakın bir çalışma ilişkisi içerisinde olmasına rağmen aralarında hiçbir zaman sıcak kişisel bir ilişki gelişmedi. İkili düşünceleri arasındaki temel farklılıkları uzunca bir süre farkedemediler. Ancak görüş ayrılıkları zamanla ortaya çıkmaya başladı. Dernek bu yüzden toplantılar yapmaya karar verdi. Sonuç olarak Adler ve Freud, görüşlerinin birbirine tümden karşıt olduğunu fark ettiler. Bu olayın ardından adler başkanlık görevinden istifa ederek dernekten ayrıldı ve kendisiyle birlikte ayrılan diğer dokuz üyeyle birlikte “Özgür Psikanaliz Derneği“ni kurdu. Bu ismi seçmelerinin nedeni Freud’un psikanalizi sahiplenmesini engellemekti. Ancak kısa bir süre sonra Adler kendi görüşlerini daha iyi yansıtacağını düşündüğü ‘Bireysel Psikoloji‘ ismini seçti.

Adler için Freud’dan ayrıldıktan sonraki yıllar oldukçta üretken geçmiştir. Bireysel Psikoloji derneği hızla büyümüş ve Adler önemli yayınlar yapmıştır. Bu süre içinde oldukça geliştirdiği kuramına ‘Bireysel Psikoloji’ adını vermiştir.

Son Yılları ve Ölüm

Çocukluk hariç genelde sağlıklı bir insan olan Adler, 1937 yılında biraz da Moskova’da kaybolan kızının akıbetiyle ilgili kaygıları nedeniyle göğüs ağrıları çekmeye başlamıştır. Doktorunun tavsiyelerine uymayan Adler konferanslar vermek için başladığı Avrupa gezisini durdurmamış ve konferans vermek için başladığı Avrupa gezisini durdurmamış ve konferans vermek için gittiği İskoçya’nın Aberdeen kentinde 28 Mayıs 1937’de kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmiştir. Yaşamı boyunca çok sayıda kitap ve makale yazan Alfred Adler’in kuramı bugün de çeşitli kurum ve yayınlarca yaygınlaştırılmaya devam edilmektedir.

İnsan olmak kendini aşağı hissetmek demektir. Her psikolojik yaşamın başlangıcında, derin bir aşağılık duygusu yer alır.

Alfred Adler

Adler’in Kişilik Kuramı

Üstünlük Çabası: Adler hepimizin yaşama bir aşağılık duygusuyla başladığımızı söyler. Güçsüz ve çaresiz bir çocuğun  yaşamını sürdürebilmek için daha büyük ve güçlü yetişkinlere bağımlı olması, bunun ilk örneğidir. Adler’e göre bu algı, yaşam boyu aşağılık duygularımızla başa çıkmak için göstereceğimiz çabanın başlangıcıdır. Adler bunu üstünlük çabası olarak adlandırır.

Kişilik Gelişiminde Ebeveyn Etkisi: Çocuklar ileriki yaşamlarında kişilik problemlerini ebeveynlerin tutumlarından dolayı yaşayabilirler. Adler, anne ve baba etkisini vurgulayarak iki tür ebeveyn davranışı belirler. Birincisi aşırıya kaçan anne ve babadır. Yani aşırı koruyan, özen gösteren gibi. Bu şımartma tehlikesi yaratabilir. İkincisi ise çocuğu ihmal etmektir. Bu çocukta, soğuk ve şüpheci bir kişiliğe neden olabilir.

Doğum Sırası: Çocuğun kaçıncı kardeş olduğu ve kaç kardeşi olduğu çocuğun üstünlük çabasına etki edebilmektedir. Örnek olarak Adler’e göre ikinci sırada doğan çocuklar yaşamları boyunca kendilerinden büyük kardeşlerini yakalamaya çalışacaklardır. Birinci kardeşe ikinci kardeş gelmesini de birinciyi “tahttan indirmek” olarak niteliyor. İlk doğan çocuk başta baş tacı yapılırken daha sona ikinci kardeşle aşağılık duyguları güçlenebilir ve bununla başa çıkmaya çalışır.

Sosyal İlgi: Türkçe’ye bu şekilde çevrilen kavramında vurgulamak istediği bireylerin sosyal bir varlık olduğudur. İnsanlık tarihi boyunca tek başına olan hiçbir insana rastlayamayacağızı belirtmiştir. Bu nedenle Adler’e göre kendimizi anlamak istiyorsak içinde bulunduğumuz daha geniş sosyokültürel bağlamda başkalarıyla olan ilişkilerimizi incelememiz gerekir.

Karakter Tipolojisi: Baskın, alıcı, kaçınan ve sosyal yetkin olarak dörde ayrılmaktadır. Ancak bu insanları dört kategoriye ayırmak anlamında değildir.

Alfred Adler’in Eserlerinden Bazıları
  1. İnsan Doğasını Anlamak (1927)
  2. Yaşama Sanatı (1929)
  3. Yaşamın Anlamı ve Amacı (1931)
  4. Çocuk Eğitimi (1930)
  5. Bireysel Psikoloji
  6. İnsan Psikolojisi
  7. Eşcinsellik Üzerine
  8. Nevroz Sorunları
  9. İnsan Tabiatını Tanıma
  10. Çocuklukta Yaşamsal Sorunlar
  11. Psikolojik Aktivite
  12. Organların Yetersizliği Üzerine İnceleme

 


Yararlandığım Kaynaklar:

  1. Yazgan İnanç, B., Yerlikaya, E.E. (2016). Kişilik Kuramları. Ankara: Pagem Akademi.
  2. Burger, J.M. (2006). (İ. D. Erguvan Sarıoğlu Çev.). Kişilik. İstanbul: Kaknüs

 

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu