Kuramlar

Aşağılık Kompleksinin Tanımı ve Üstünlük Kompleksiyle Bağlantısı

Aşağılık Kompleksi Nedir?

İlk defa Alfred Adler’in bireysel psikoloji kuramında ortaya çıkan bu kavram; Adler’e göre tüm insanlarda doğuştan bulunmaktadır (4*). Kişinin kendini ruhsal ve bedensel açıdan yetersiz ve değersiz hissetmesine sebep olan bu psikolojik durum; çocuk yaşta başlamakta ve ileriki yaşlarda daha büyük problemlere yol açmaktadır. Çoğu aşağılık kompleksine sahip olan insan bu duyguya sahip olduğunu bilmeden, ya da reddederek yaşamını sürdürmektedir. İnsan küçükken kendini erişkinlerle karşılaştırma ve onlardan daha üstün olma çabasındadır; bu karşılaştırma kişi büyürken kontrol edilemezse kişinin aşağılık duygusunu üstünlük hissine çevirmeye dolayısıyla hep bir savaş içerisinde olmasına sebep olacaktır. Bu komplekse sahip olan kişi, herkesin ondan daha başarılı , üstün ve daha iyi konumlarda olduğunu düşünür. Bu düşünce; kişinin kendi içerisinde kıyaslamaya girmesine ve kendini daha üstün göstermesine çalışmasına sebep olacaktır.

Adler’den farklı olarak aynı konu üzerinde çalışmalar yapan Erik Erikson’un araştırmalarına göre bu duygunun gelişimi 5-13 yaş arasında olmaktadır. Bu süreçte başarılı psikososyal gelişimini sağlayabilen çocuklar yeterlilik hissi sağlanır, dolayısıyla kişi kendini aşağı hissetmez ve başkalarıyla kendini karşılaştırma ihtiyacı duymaz. Ancak bu dönemi başarısız geçiren çocuklarda aşağılık ve yetersizlik duyguları gelişmektedir (1*). Bu gelişen duygu kişinin ileriki yaşamında duygularının dışa vurumunu kıyaslama: kendini daha üstün gösterme ve hep başarılı olduğunu ‘’kendine kanıtlamaya’’ çalışmak zorunda hissetmesine sebep olacaktır. Çünkü kişi kendini her zayıf hissettiğinde, kendini güçlü hissedebileceği durumlara yönelir. Daha güçlü olmaya ‘’çalışmaz’’ aksine, kendi gözünde daha güçlü ‘’görünmeye’’ çalışır.

Temel Sebepleri

Kendini ‘’İspat etme’’ çabasıyla ortaya çıktığını gördüğümüz bu kompleks kazanımlara da asosyal davranışlarla da sebep olabilir. İnsanın doğası gereği hep daha iyisini isteme arzusuna sahip olması aşağılık duygusunun temel sebeplerinden biri olarak değerlendirilebilir. Bunun yanında çocukluk döneminde büyüme stillerinin etkisiyle başlayan bu kompleksin bir çok sebebi daha olabilir. Bunlardan bazıları:

  • Aile içerisinde başka biriyle kıyaslanma
  • Ailevi baskılar
  • Özgüven eksikliği
  • Anne babanın yanlış tutumu
  • Gelişim sürecinde aile tarafından yeteri kadar takdir edilememe
  • Takıntılar
  • Toplumsal başarı algısı
  • Toplumda kabül görememe
  • Kültürel yozlaşma

Aşağılık Kompleksi ve Kişilik Yapısı

Aşağılık kompleksi tek başına bir ruhsal hastalık belirtisi değildir. Çoğu zaman kişinin hayatını yorumlamasına, duygularını ne boyutta aktaracağına, neyi nasıl yaşayacağında etkili bir rol oynar (4*). Aşağılık duyguları kendilerini binlerce şekilde ifade edebilirler. Daha çok narsistik kişilik, çekingen kişilik ve bağımlı kişilik tiplerinde ortaya çıkar.

Belirgin Kişilik Özellikleri

  • Başarıya doğru gayret göstermek yerine, daha çok yenilgilerden kaçınmaya çalışırlar
  • Eleştiriye tahammülleri yoktur
  • Kendilerine yönelik eleştiri kabul etmezken, kendileri sürekli başkalarını eleştirir ve böylece yetersizlik hislerini kapatmaya çalışırlar
  • Sürekli olarak takdir edilmeyi ve övülmeyi beklemektedirler
  • Onaylanma ihtiyacı duyarlar
  • Oldukları kişi ve olmak istedikleri kişi arasında bir uçurum vardır
  • Suçlarını kabul etmezler
  • Başarısızlıklarının asıl nedeninin kendileri olduğunu reddeder, sürekli başkalarını suçlu görürler.

Üstünlük Duygusunun Altındaki Aşağılık Duygusu

Üstünlük kompleksi ve aşağılık kompleksi iç içe bir kavramdır. Aile, geçmişte yaşanılan olaylar, yetiştirilme stili, sevgi yoksunluğu veya abartılığı ve daha bir çok sebepten kaynaklı olarak kendilerini toplumun dışında ve soyut hisseden kişiler kendilerini yeterlilik maskesi takmak zorunda hissederler. Bu kişilere kendilerini değersiz görüp görmediklerini sorduğumuzda yanıt tabi ki ‘’hayır’’ olacaktır. Bazen bu cevabın üstüne ‘’çevremdekilerden daha iyi olduğumu biliyorum’’ tarzı cümlelerin de eklendiğini görebiliriz. Bu, aslında ‘’diğerleri beni önemsiz biri olarak görmemeli, onlara ‘’önemli biri” olduğumu kanıtlamalıyımın dışavurumudur. Kişi genelde kendini kolay kolay üzülmeyen, zarar görmeyen, her şeyi başaran ve elde eden biri olarak tanımlar. Çoğu zaman egoları aşır yüksek, benlikleri ve özgüvenleri çok gelişmiş hatta bazen burnu havada tabiriyle tanımladığımız çoğu insanların derinlerinde kendilerinden memnun olmama durumu vardır. Bu insanlar çevrelerinden ve kendilerinden gizledikleri ciddi problemlerle karşı karşıyadırlar. Üstünlük kompleksine sahip olan insanların temel sorunu ‘’güvensizlik‘’ duygusudur.

Komplekslerin ”Sevgi” Duygusuna Etkisi

Bu ikiliğe sahip kişilerin en büyük korkusu daha önce de belirttiğimiz gibi ‘’güçsüz’’ görünme ihtimalleridir. Bir insanı sevmek; kişiyi daha yumuşak olmayı, kendinden bir başkasıyla ilgilenmeyi, bazen kendin için bile yapmadığın şeyleri yapmayı gerektirir (4*). Bu durumların hepsi çoğu insan tarafından ‘’zayıflık’’ ve ‘’kendini salıverme, kendinden ödün verme’’ olarak adlandırıldığından dolayı; kişi bir başkasını sevmeyi bir güçsüzlük olarak algılar. ’’Asla zayıf olmamalıyım, kendimi salıvermemeliyim’’düşüncesiyle bir başkasına bağımlı olmaktan kaçınırlar. Kendilerini sevgiden uzak durma üzerine yetiştirirler, bu yüzden gerçek sevgiyi hissettikleri an yadırgamaya ve kaçmaya başlarlar. Verilen hissi reddederek acizlik duygusundan kurtulmaya çalışan bu kişiler; sevilmeyi ve sevmeyi kabul edemezler. Bu kaçınma; kişinin aslında kendini sevmemesinden, buna değer ve yeterli olduğunu düşünmemesinden yani aşağılık duygusundan kaynaklanır. Fakat bunu karşı tarafa tam tersi bir şekilde; kendi istemiyormuş, hak ediyormuş ama ihtiyacı yokmuş, birini sevmek ve bağlanmak onun tarzı değilmiş gibi aktarır.

Aşağılık Kompleksi Nasıl Yenilir?

Adler’e göre kişiye direkt olarak aşağılık kompleksine sahip olduğunu söylemenin hiçbir faydası olmayacaktır. İlk olarak onun yaşam stilinde ifade bulan cesaret kırgınlığının özel tarzını kavramak ve güvenini kaybettiği noktada cesaretlendirmek gerekir (4*). Kişiye mükemmel olmak zorunda olmadığını, olduğu gibi kendini sevebileceğini; kişiye kendini sevdikten sonra diğer herkesin onu olduğu gibi seveceğini kabul ettirmek ve kendinin neyde yetenekli, iyi ve başarılı olduğunu saptaması için kendisini araştırmaya yönlendirmek gerekmektedir. Kişi kendini ”yeterli” hissedebildiğinde, aşağılık duygusuyla beraber ”kendini kanıtlama” çabası ,”kıyaslama” girişimleri, ve güvensizlikleri ortadan kalkacaktır. Kendini ”yeterli ve değerli” görebilen insanın, kendi dışında bir başkasının onayına ihtiyacı yoktur.


Kaynakça:

  1. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/471852
  2. https://nobaproject.com/modules/self-and-identity
  3. http://kisilikkuramlari.blogspot.com/2010/12/makale-ozetialfred-adler.html
  4. Adler, A. (1929). The science of living. London: George Allen & Unwin Ltd.

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

2 Yorum

  1. S2mLe-100lheś dedi ki:

    Çok güzel bir yazı teşekkürler

  2. Halime dedi ki:

    Hocam elinize sağlık çok bilgilendirici bir yazı olmuş teşekkürler.

Başa dön tuşu