
Yaşanmamışlar, yaşanamamışlar…
Farkına varmadan, tadını çıkaramadan, anlayamadan ve doyamadan biten her şey içimizde bir boşluğa dönüşür. Fark etmeden yaşamaya devam etmek, bittiğini anlamadan, ne yaşadığını bilmeden yeni güne başlamak gitgide içinde boşluklardan ibaret duygusuz, umursamaz birine dönüştürür insanı.
Değişim ve Özlem
Her gün bir şeyler başlayıp bir şeyler bitiyor. Zaman durmak bilmeden ilerlediği gibi beraberinde birçok şeyin değişmesine sebep oluyor. Bu akışın içerisinde birtakım şeyleri kontrol edebiliyoruz. Fakat bazı şeyler bittiğinde bize zamanı değilmiş gibi geliyor. Akış içerisinde bize en çok sıkıntı yaşatan olay da budur aslında -bazı şeylerin bitmesini, artık hayatımızda olmayışını kabullenememek. Bu duygunun sebebi hayatımızdaki vazgeçilmezlerimizi doya doya yaşayamamaktır. Belki yeterince zaman ayıramamak, belki de duygusal bir bağ oluşturmak. Fakat zaman içerisinde her şeyin geçici olduğunun farkına net bir şekilde varıyoruz. Herkes gibi her şey değişiyor.
Etrafımızdaki insanlar, olaylar, kaygılarımız her gün yenileniyor. Değişim beraberinde yeni birilerini, bir olayı getirirken, birilerini ve bazı alışkanlıkları götürüyor. Biz de durmadan yeniliklere uyum sağlamak mecburiyetinde kalıyoruz. Yeniliklere alışmak bazen kolay olmuyor. Bunun sebebi yorucu bir süreç olmasından kaynaklanıyor. Böyle anlarda içimizden eskisi gibi olsaydı bu sıkıntıları yaşamazdım hissi geçiyor ve bu zamanda en çok özlem duygusunu yaşıyoruz. Bazı şeyleri özleyebilir, devam etsin veya yeniden başlasın isteyebiliriz. Belki de devam etmesi bizim için daha yorucu olacaktır. Şunu da unutuyoruz ki bitmiş bir şey yeniden başladığında ona eskisi kadar ilgi duymayız hatta belki nefret bile edebiliriz. Çünkü bazı olaylar/insanlar hayatımızın bir dönemine aittir. O zamanda olması gerekiyordu, oldu ve bitti- biz aslında bunu kabul edemiyoruz. Özlem duyduğumuz şeyler her zaman hayatımızda olsun istiyoruz. Çünkü özlem duygusunu yaşamak ağır geliyor. Özlem duyduğumuz an, yeniden olsa ne güzel olurdu, hayat çok farklı olurdu gibi yakınmalarda bulunuruz. Oysa ki özlem duyduğumuzda o anları hatırlayıp birkaç dakika mutluluk yaşamak ve yola devam etmek en doğrusudur. Özlem duyduğumuz şeyler yeniden başlayacak veya özlem duyduğumuz insanlar geri dönecek diye bir şey yok. Bunun farkına vardığımızda sağlıklı bir özlem duygusu yaşayarak durumu sonlandırabiliriz. Birçok duyguyu yaşamaya engel olduğumuz gibi özlem duygusuna engel olmak bizi yıpratır.
Ne Yaşadığını Bilmek
Ne yaşadığını bilmemekten daha kötü bir şey varsa, o da ne hissettiğini bilmemektir. Öfke, kızgınlık, nefret ya da belki sadece kırgınlık…
Yaşanan her anın farkında olmak, keyfini çıkarıp mutluluktan ayaklarının yerden kesildiğini hissetmek ya da en kötüsü olduğun yerden en dibe çakılmak… Ne yaşadığını ve ne hissettiğini bilmek o kadar önemli ve kıymetli ki! Hayatı, yaşanmış yılları ve yaşadığımız bugünü değerli kılan şey geriye baktığımızda ne güzel, dolu dolu bir hayat yaşamışım diyebilmek… Farkında olarak yaşanan her şey daha keyifli olur. Üzücü durumlar yaşanırken farkında olmak olaya daha ağır tepkiler vermeye neden olabilir. Acıyı daha çok hissetmek, sıkıntılı durumu geride bırakmak uzun sürebilir ve bu süreçteki farkındalık ağır gelebilir. Aynı zamanda o anki acıyı daha sağlıklı bir şekilde sonlandırmanın eşsiz bir çözümü olur. Ve yıllar geçtiğinde hayatın her anından memnuniyet duyulur. Çünkü kişi ne yaşadığının, nasıl yaşadığının ve niye yaşadığının bilincinde ve farkında olur. İşte tam o an birey hayattan memnuniyet ve mutluluk duyar, hayatından tatmin olur. Yaş aldıkça insan bu durumu daha çok düşünmeye başlıyor ve kendini sorgulama sürecine geçiyor. Ben hayatımı nasıl yaşadım, neler yaptım, kendi isteklerimi gerçekleştirdim mi? Benim olan hayatı değerlendirdim mi? Eğer ki burada kendisini bile tatmin etmeyecek bir cevap alıyorsa, ileride yaşanacak yıllarda da memnuniyetsiz biri olarak hayatını tamamlar. Ancak bu soruları kendine soran ve cevabı zihninde canlanan o yaşanmışlıklarla alan başka bir bireyse mutlu ve farkında olarak memnun bir şekilde hayatını sonlandırır.
Kendini Sorgula
Bir şeylerin farkına varmanın en güzel yolu, onca koşuşturmanın, heyecanın arasında durup kendini sorgulamaktır. Kendi kendine bir şeylerle hesaplaşmak… Ne yapıyorum, neden yapıyorum, hayatımda kendime tanıdığım alan ne kadar? İsteklerimi gerçekleştirebiliyor muyum? Herkes farklı bir hayat yaşıyor, farklı olaylarla ve seçeneklerle yüzleşiyor. Bu sebepten neyi doğru neyi yanlış yaptığımızın cevabını ancak biz biliriz. Bir başkası değil. Sıkışmış, çaresiz, yorgun ve tükenmiş hissettiğimiz anlarda kendimizle yüzleşmemiz gerekir. Bizim olan hayatı ne kadar sahipleniyoruz, her gün geçerken ne kadarını yaşadığımızı hissediyoruz? Yaşamımız boyunca zorlukla karşılaşıyoruz ve her zaman karşılaşmaya devam edeceğiz. Hatta o zorluklarla mücadele ederken yeni tecrübeler edineceğiz. Mesela, öyle zamanlar olacak ki artık kimsenin bizim için bir şey yapamayacağı noktaya geldiğimizi anlayacağız. Hatta çözümün sadece kendimizde/kendimiz olduğunu göreceğiz. İşte böyle anlarda bile hayattan zevk almak, güzel olaylar için mutlu olup kötüleri için ders çıkarmak bizi hayatımızdan memnun yapar. Hayatından memnun olan insansa hayatı kaliteli yaşar ve hem kendisi hem başkaları için faydalı olur.
Belki bu yazıyı okuduğunuzda sizin için çok şey ifade etmeyecek. Belki zaman geçtiğinde ya da bakış açınız değiştiğinde daha çok anlam kazanacak. Fakat maksadım bu yazıyı okuyan kişilerin, bir şeylerin farkına varmasına yardım etmek. Çünkü hayattaki her şey, farkına vardığımızda anlam kazanıyor. Acısıyla, tatlısıyla yaşadığımız ve yaşattığımız her şeyin farkında olmak bizi maneviyat açısından olduğumuz konumun daha ilerisine taşır. Buna bağlı olarak aile, sosyal ve romantik ilişkilerimizde daha başarılı oluruz. En önemlisi ise yaşamımız, varoluşumuz anlam kazanır.
Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️