Psikolojik Rahatsızlıklar

Hep Yiyip Hiç Doyamamak: Bulimiya Nervoza

Sağlıklı ve dengeli beslenme vücut sağlığımız ve psikolojik olarak iyi hissetmemiz açısından çok önemlidir. Genç-yaşlı, kadın-erkek herkesin sağlıklı ve dengeli beslenme kurallarına uyması, toplum sağlığı ve birey yaşamı için oldukça fazla önem taşımaktadır. Ancak dengeli beslenme bazı insanlar için çok zor olabilmekte ve yeme bozukluklarına kadar giden süreç oluşmaktadır. Yeme bozuklukları değişik yüzyıllar boyunca insanlarda görülmüş, farklı türlerde karşımıza çıkmıştır. 1950’li yıllarda yaygınlığını arttırmaya başlayan yeme bozuklukları 70’li yıllarla birlikte giderek çoğalarak günümüze kadar ulaşmıştır. Günümüzde daha çok gençlerde görülen yeme bozukluklarına en fazla kadınlarda rastlanmaktadır. Ülkemizde yapılan araştırmalar sonucunda da kızların %33.6’sının , erkeklerin %6.3’ünün diyet yaptığı ve kızların %43’ünün erkeklerin ise %18.3’ünün zayıf olmayı istedikleri araştırmalar sonucu ortaya konmuştur (3*).

Yeme bozukluklarının oluşumunda birçok risk faktörü rol oynamaktadır. Kültürel özellikler, sosyal hayat, bireyin yetiştiği aile ortamı ve ailedeki ruhsal sorunlar, aileden gelen genetik ve kişilik rolleri bireylerde yeme bozukluğu görülme olasılığını arttırıp azaltmaktadır. Sağlıksız ve dengesiz beslenen bireylerde birçok fiziksel sağlık problemlerinin yanı sıra psikolojik sorunlarla da karşılaşmak mümkün. Yeme bozukluklarından kaynaklanan ve son zamanlarda karşımıza oldukça fazla çıkan psikolojik sorunlardan birisi ise bulimiya nervozadır.

Bulimiya Nervoza Nedir?

Bulimiya Nervoza kelime olarak Yunanca’ya dayanıp “öküz açlığı” anlamına gelmektedir. Bu yeme bozukluğuna sahip bireylerde ‘tıkınırcasına’ durmadan yeme isteği, aşırı miktarda gıda tüketme arzusu görülmekte ve yeme dürtüsü denetimi eksikliği, yeme nöbetlerine eşlik etmektedir. Yeme dürtüsünün ardından kusma, ilaçlar yardımıyla yediklerini çıkarma, lavman yapmayla birlikte bireyler yoğun egzersiz, spor, çok sıkı diyetler yaparlar ve ardından yineleyici tıkınma davranışı sergilerler (4*). Bu hastalığa sahip bireyler yağlanmadan ve fazla kilodan korkmakta, ince olma arzusu duymaktadırlar ancak bazı bireyler yaptıkları yoğun egzersiz ve diyetin ardından yeme nöbetlerine tekrar başladıklarında yüksek kalorili gıdalarla birlikte alkol alırlar ve bunun sonucunda şişman olmaktadırlar (2*).

Bu hastalığa sahip bireyler beden görüntüsü ve ağırlığıyla çok ilgilenirler, zayıf görünebilmek amacıyla kendilerine zarar verici yollara bile başvurmaktadırlar. Bulimiya nervoza hastalığına sahip bireylerin kiloları normal veya normalin üzerindedir. Bireyler durduramadıkları yeme atakları yaşayıp yüksek kalorili besinler tükettikten sonra rahatlama duygusu içinde olurlar. Ancak bu kısa sürer ve şişmanlama korkusu ile yediklerini çıkarma girişiminde bulunurlar. Kişiler bu kısır döngüyü tekrarladıkça gergin ruh haline bürünür, depresif bir duygu durumuna kapılırlar. Bulimiya nervozanın maddenin kötüye kullanımı ve kleptomani (çalma hastalığı) ile görülme sıklığı yüksektir, üç davranış bozukluğunda da dürtüsellik önemli yer tutmaktadır(3*).

Tetikleyen Durumlar

Bulimiya nervozayı tetikleyen durumların her biri tek başına yeterli değildir. Aile ortamı, sosyal yaşantı, kişilik, genetik, madde kullanımı vb. durumların tetiklediği düşünülmektedir. Öyekçin ve Şahin (2011) yaptıkları araştırmalarında bulimiya nervoza hastalığını tetikleyen maddeleri şu şekilde sıralamışlardır:

  • Diyet yapma,
  • Çocukluk çağı obezitesi,
  • Ailede obezite varlığı,
  • Alkolizm, erken ergenlik,
  • Eleştirilere hassasiyet,
  • Cinsellik ve menstruasyon döneminden iğrenme,
  • Yer değişikliği,
  • Cinsel kötüye kullanım,
  • Aile içi uyumsuzluklardır.

Tüm bunların bulimiya nervozayı tetiklediği ancak tek başlarına yeterli olmadıkları bilinmektedir (4*).

Bulimiya Nervoza Belirtileri

DSM-V Tanı Kriterleri

A. Yineleyici, tıkınırcasına yeme dönemleri. Bir tıkınırcasına yeme dönemi aşağıdakilerin her ikisi ile belirlidir:

  1. Benzer koşullarda, benzer sürede, çoğu kişinin yiyebileceğinden açıkça daha çok yiyeceği, ayrı bir zaman biriminde (örn. herhangi iki saatlik bir sürede) yeme.
  2. Bu dönem sırasında yemek yemeyle ilgili denetiminin kalktığı duyumunun olması (örn. kişinin yemek yemeyi durduramadığı duygusu, ne ya da ne denli yediğini denetleyemediği duygusu).

B. Kilo almaktan sakınmak için, kendi kendini kusturma, iç sürdüren (laksatif) ilaçları, idrar söktürücü (diüretik) ilaçları ya da diğer ilaçları yanlış yere kullanma, neredeyse hiç yememe ya da aşırı spor yapma gibi yineleyen, uygunsuz ödünleyici davranışlarda bulunma.

C. Bu tıkınırcasına yeme davranışlarının ve uygunsuz ödünleyici davranışların her ikisi de, ortalama, üç ay içinde, en az haftada bir kez olmuştur.

D. Kendilik değerlendirmesi, vücut biçiminden ve ağırlığından yersiz biçimde etkilenir.

E. Bu bozukluk, yalnızca anoreksiya nervoza dönemleri sırasında ortaya çıkmamaktadır.

Yeme Bozukluklarında Tanı Süreci

Yeme bozukluğu tanısı konulması için bilgi birikimi yüksek ve deneyim sahibi hekim; söz konusu hastaya yapılması gereken tedavilerle, hastanın öyküsünün alınmasıyla ve ruhsal muayenelerle kolayca tanı koyabilmektedir. Bireylerin spor yapma durumu, işteki çalışma durumu, hayat standartları yakından izlenerek tanı koyma süreci başlamaktadır. Bulimiya nervoza ve diğer yeme bozukluklarının tanılarının konması için Öyekçin ve Şahin (2011) birinci basamak sağlık görüşmelerinde aşağıdaki soruların sorulmasını önermişlerdir:

  • Geçen yıl kaç kez diyet uyguladın?
  • Görüntünden memnun musun? Kendini şişman görüyor musun?
  • Kilolu olman kendin hakkında nasıl düşündüğünü etkiler mi?
  • Kilonda bir değişim oldu mu?
  • Kilo vermek için ya da aşırı yemekten sonra hiç isteyerek kustun mu? Müshil, idrar söktürücü ya da lavman kullandın mı?

Bu sorulardan herhangi birine olumlu yanıt verildiği taktirde tanı konması süreci başlamaktadır. Bulimiya nervoza hastalarının yaklaşık yarısında anoreksiya nervoza nöbeti geçmişi bulunmaktadır ve bu araştırılma sürecine eklenmektedir. Yeme bozukluğuna sahip hastalarda tanı koymak için özel çalışmalar gerekmektedir, çünkü bu hastalar yeme bozukluğu hastalığından utanç duymakta ve semptomlarını gizleyip, bulimiya nervoza ile ilgili sorulara olumsuz yanıt verebilmektedirler (4*).

Tedavisi

Yeme bozuklukları tedavisinde tedavi yöntemleri tıbbi, besinsel, psikoterapiye dayalı, davranışsal yaklaşımların kullanıldığı farmakolojik desteklerin alındığı bir süreçle işlemektedir. Yeme bozukluklarının her türünde tedavi bir ekip çalışmasıyla sürdürülmelidir. Psikolog, diyetisyen, psikiyatrist, gastroenterolog ve aile terapisti bu süreçte önemli görevlere sahiptir (2*). Bu tür hastalıkların tedavisinde amaç sağlıklı ve düzgün yeme alışkanlığına sahip bireyler oluşturup, bu hastalıklarla beraber oluşabilecek diğer psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkların önüne geçmektir (4*).

Normal kiloya sahip bulimiya hastalarının tedavisi ayakta gerçekleştirilir; ancak belirgin zayıflamaya yol açan bulimiya hastalarında inatçı semptomlar görülür. Bu kişilerde özkıyıma yatkınlık, sınırda kişilik bozukluğu, maddenin kötüye kullanımı gibi belirtiler de olduğu için hastaneye yatırma işlemi yapılabilir. Bu hastalığa sahip bireylerde daha çok bilişsel davranışçı terapiler uygulanmaktadır ve faydaları oldukça fazla görülmüştür (4*). Uygulanan tedavi yöntemleri ve yapılan araştırmalar sonucunda bulimiya nervoza tedavisinde %70 oranında iyileşme görülmektedir (3*).


Kaynaklar:

  1. American Psychiatric Association. Diagnostic and Statiscal Manual of Mental Disorders, Fiveth Edition. Washington DC: American Psychiatric Press. 2013.
  2. Ersoy, G. (1991). Yeme davranışı bozuklukları anoreksia ve bulimia nervoza. Beslenme ve Diyet Dergisi, 20: 95-106.
  3. Gönenir Erbay, L. ve Seçkin, Y. (2016). Yeme bozuklukları. Güncel Gastroentereloji, 20(4): 473-477.
  4. Güleç Öyekçin, D. ve Şahin, E. M. (2011). Yeme bozukluklarına yaklaşım. Türk Aile Hekimliği Dergisi, 15(1): 29-35.

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu