Gelişim PsikolojisiGenel

Çocuklarımıza “Hayır!” Demeyi Nasıl Yasakladık?

Çocukların gelişimindeki önemli noktalar nelerdir? Ebeveyn tutumlarının kişilikle bağlantısı nedir? Hayır demek neden önemlidir?

Daha Çocukken Başlar Aslında

Çocuklar ilk sosyal becerilerini edinmeye 3-4 yaşlarında başlamaktadır. Bu yaşlar Erikson’un kuramında “girişimciliğe karşı suçluluk” dönemi olarak geçer. Bu dönemde çocuklarda enerji fazlalığı vardır ve en yüksek girişkenliğe sahip oldukları yıllardır. Başarısızlıkları umursamadan yeni şeyler deneyimlemek için yeni bir arayış içerisine girseler de bu girişkenlik ve canlılık günümüzde çoğu ebeveyn tarafından ödülden çok suçluluk duygusuyla sonuçlandırıldığı için çocuğun özsaygısının düşmesine neden olmaktadır(1).

Çocuklar aynı zamanda kendileriyle ebeveynlerini özdeşleştirmeye sanılandan çok daha fazla meyillidirler. Bu dönemlerde anne babanın çocuğa ve hayata karşı tutumları çocuğun gelecek yaşantısında kendine ve çevresine takınacağı tutumları büyük oranda şekillendirir. Yani kendine, çevresine ve özellikle çocuklarına karşı sağlıklı sınırlar çekmekte başarısız olan ebeveynlere sahip olan çocukların, ileriki yaşantılarında sınır sorunları(3) yaşaması da kaçınılmaz olacaktır.

İlk sosyal becerilerini edindikleri bu dönemde kendilerinin ve çevrelerinin duygularını yavaş yavaş anlamlandırma çabalarına giren çocuklar, belirli sosyal standartları da keşfederek kendi duygularının kontrolünü ele almaya çalışırlar. Günlük sorunlarla ve stresle baş etme becerileri ilk olarak bu dönemlerde gelişmeye başlar. Çocukların özellikle de duygular alanında yoğunlaşan anlamlandırma çabalarını gerektiği ölçüde destekleyip yönlendirememek ne yazık ki çocuğun kendini geri çekmesine ya da sağlıksız savunma mekanizmaları edinmesine neden olabilmektedir(1).

Ergenlikte Gelen “Hayır!” Yasağı

Erikson ergenlik dönemini “kimlik kazanmaya karşı “rol karmaşasının” yaşandığı dönem olarak nitelendirmiştir. Çocukluktan yetişkinliğe geçişte kim olacaklarına ve ne yapacaklarına karar vermeye çalışan ergenler bu dönemlerde kimlik bunalımını çözemedikleri için rol karmaşası içine girerler. Bu karmaşa, kendilerini diğer insanlardan soyutlamalarına veya kalabalıklar içerisinde kaybolmalarına yol açar(3).

Ergenlik dönemlerinde sık sık rastlanan sorunlardan biri öfke patlamalarıdır. Çocuğunu sıkı biçimlerde sınırlandıran veya tam tersi şekilde sınırlarını koruyamayarak çocuğuyla iç içe geçen ebeveynler tarafından ergenlik dönemine getirilen bireylerde öfke patlamaları rastlanması muhtemel problemlerdendir. Çünkü ergenin, sınırlarla ilgili öğretileri sağlıksız olduğu için kendi sınırlarını da doğru biçimde şekillendirip öz kontrolünü ele almakta zorluk yaşar. Bu durumlarda ne yapacaklarını bilemedikleri için sağlıklı olmayan kendini ifade biçimlerine ya da kendini bastırarak duygularını ifade etmekten vazgeçme yollarına başvurabilirler. Sınır ve ifade sorunları kişinin hayır deme becerilerini de doğrudan etkiler niteliktedir(3).

Nasıl Davran(ma)malıyız? Ebeveynlerin Yanlış Tutumları

Baumrind, 3 sağlıksız ebeveyn tutumundan bahseder(1);

  • Yanlış tutumların ilki otoriter ebeveynler tarafından oluşturulur. Sınırlayıcı ve cezalandırıcı bir tutuma sahip bu ebeveynlerin çocuklarında aşırı derecelere varan özgüven eksikliği ve içe kapanıklık görülür. İnsanlardan kaçınan ve iletişim becerileri hayli zayıf olan bu çocukların ileride insanlarla iletişime girmekte duydukları kaygıyla “otomatik hayırı” edinmeleri yüksekle muhtemeldir(2).
  • Bir diğerini ihmalkâr anne babalar oluşturur. Öz kontrolü zayıflayan ve bağımsızlığı kaldıramayan çocuğun, yetişkinlik döneminde kabul edilme ihtiyacıyla hayır kelimesini kendisine yasaklama ihtimali oldukça yüksektir.(2)
  • Sonuncu yanlış ebeveyn tutumu ise hoşgörülü ebeveynler tarafından gösterilir. Neredeyse her isteği yerine getirilen bu çocukların kendini kontrol edebilme yetileri zayıflar ve ben merkezci bir hale bürünerek empati yeteneklerinden yoksun bireyler haline gelirler. İletişimde yaşadıkları aksaklıklarla birlikte de kendilerini korumak ve diğerlerini cezalandırmak için “hayır silahına” başvurabilirler(2).

Çocukluğun daha ileriki yıllarında kurulacak olan akran ilişkileriyle birlikte başlayan kıyaslamalar ve benlik algılarıyla kişiliğin temeli oluşturulur. Bu döneme olumsuz tutumlarla şekillenerek giren çocuğun kişiliği de olumsuz tutumlar etrafında bütünleşecektir(1).

“Hayır!” Yasağı Gençlere Ne Yapıyor?

Yetişkinliğe attığımız ilk adımlarımız genellikle plansız ve programsızdır. El yordamıyla hayatlarımızı şekillendirmeye çalışır, kariyer basamaklarında emekleriz. Tüm bu kayboluşun arasında ebeveyn beklentileri, arkadaş istekleri gibi çevremizin yoğun talepleri de gençlerin omuzlarında yük haline gelir. Baskı yaratır(4).

Çevrenin yoğun baskısından sıyrılıp da kendi hayatını çizebilmek için sağlıklı “hayırı” kullanmak büyük önem taşır. Aksi takdirde kişinin kendisine olan saygısı azalabilir, öfke birikmeleri yaşanabilir bunun sonucundaysa aşırıya kaçan tepkiler verilebilir. Sonuç olarak, genç yetişkinimiz kendisini çok zor durumlarda yargılanırken bulabilir(4).

Özellikle orta ve ileri yetişkinliklerde önem kazanan iş hayatı da elbette sağlanamayan bu dengeden nasibini alacaktır. İş hayatında hayır kelimesini kullanamayan insanların en fazla yaşadığı sıkıntı bütün yükü üstlenmektir. Kendisinin olmayan sorumlulukların arasında boğuşan kişi doğal olarak kendi sorumluluklarını aksatmaya başlar. Buna bağlı olarak gelen olumsuz eleştirilerse kişiyi daha fazla boğmaktan başka bir işe yaramayacaktır(6).

“Hayır” Benim Tabum mu?

Her insan mutlaka karşılanması gereken temel duygusal ihtiyaçlara sahiptir. Eğer sevilmek gibi duygusal ihtiyaçlarımız zamanında karşılanmadıysa yetişkinlik yaşamımızda da mutlaka kendini gösterecektir. Mesela “hayır” kelimesini bir türlü kullanamamak bizim eksik kalan yanlarımızın bir yansımasıdır. Çünkü sevilmek sevildiğini hissetmekle aynı şey değildir. Sağlıksız ebeveyn tutumlarından doğan yanlış bağlanmalar da bizim için “hayır” kelimesini kendimize yasaklatabilir.

Peki her şey ebeveynlerimizin tutumları ve bizim bağlanma şekillerimize mi bağlıdır?

Bir noktaya kadar evet. Güvenli bağlanan çocuklar öz-yeterliliğe ve doğru özgüvene sahiptirler ve sınırlarını korurken suçluluk duygusu hissetmez, olması gerekenin bu olduğunu bilirler. Eğer birilerini reddederken sık sık suçluluk duyuyorsanız öncelikle hayır demenin en doğal hakkınız olduğunu bilmeniz gerekiyor.

Sonraki adımsa sağlıklı hayırın ne olduğunu öğrenmek diye düşünüyorum. Bu noktada önerdiğim kitaplardan faydalanabilirsiniz fakat bir uzman yardımı almanın yerini kitap okumanın dolduramayacağını da belirtmek isterim.

Eğer yaşantınızda “Hayır” kelimesini doğru kullanamadığınızı ve sınırlarınızı çizmekte zorlandığınızı düşünüyorsanız bir uzman desteğine başvurmak sizin için mutlaka daha iyi sonuçlar getirecektir.

Kitap Önerileri

  1. Hayır Deme Sanatı — Müthiş Psikoloji
  2. Hayır Demeyi Bilmek — Marie Haddou
  3. İyileştiren Sınırlar — İ. Volkan Gülüm
  4. Annenin Duygusal Yokluğu — Casmin Lee Cori

Kaynakça

  1. Santrock, J. W. (2018). Yaşam boyu gelişim: gelişim psikolojisi (13. Baskı). G. Yüksel (Ed.), Erken çocuklukta sosyo-duygusal gelişim (Çeviren, A. E. Arslan) (s. 341-373). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
  2. Gülüm, İ. V. (2020). İyileştiren sınırlar. İstanbul: Psikonet Yayınları.
  3. Santrock, J. W. (2018). Yaşam boyu gelişim: gelişim psikolojisi (13. Baskı). G. Yüksel (Ed.), Ergenlikte sosyo-duygusal gelişim (s. 380-411). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
  4. Santrock, J. W. (2018). Yaşam boyu gelişim: gelişim psikolojisi (13. Baskı). G. Yüksel (Ed.), Genç yetişkinlikte sosyoduygusal gelişim (Çeviren, B. Palut) (s. 444-471). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
  5. Santrock, J. W. (2018). Yaşam boyu gelişim: gelişim psikolojisi (13. Baskı). G. Yüksel (Ed.), Orta ve geç çocuklukta sosyoduygusal gelişim (Çeviren, S. Erden) (s. 312-347). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
  6. Santrock, J. W. (2018). Yaşam boyu gelişim: gelişim psikolojisi (13. Baskı). G. Yüksel (Ed.), Orta yetişkinlikte sosyoduygusal gelişim (Çeviren, K. Tatlılıoğlu) (s. 501-527). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu