DenemelerÖneriler

Çocuklarla İletişim Nasıl Olmalı?

Hayatımızda çok önemli yere sahip olan bir şey var “iletişim”. İnsanın kendini anlatabilmesi , isteklerini ve duygularını ifade edebilmesi için iletişim kurmaya ihtiyacı vardır. Bir an için kimseyle konuşamadığınızı, iletişim kuramadığınızı düşünsenize. Hayat ne kadar zor olurdu değil mi? Çocuklar da kendi isteklerini belirtmeyi öğrenene kadar bu durumu yaşar. Dünya hakkında hiç bilgisi olmayan çocukların bu dünyanı öğrenmesi, onları nelerin beklediğini bilmezken büyümeye başlaması zor bir süreçtir. Kendine göre her davranışında haklı sebepleri olan çocuklar hiç fikirleri olmadan içinde bulunduğu durumlarda çıkış yolu aramaktadır. Bazen normal olarak hata yapabilirler. Asıl olay bu durumda ebeveynlerin nasıl tepki verdiğidir. Büyüme süresi boyunca yaşanan her olay, her duygu çocukların kişiliğinin oluşmasına, değişmesine ve şekillenmesine sebep olur. Bazen hiç fark etmeden yaptıklarımızla, sözlerimizle aslında çocuklarda çok büyük travmalara neden olacak izler bırakırız. İletişimde yaptığımız yanlışlar, gelecekte çocuklarımızın hayatında kötü etkiler yaratır. Farkında olarak veya olmayarak engellediğimiz davranışlar, karşı çıktığımız düşünceler çocukların yaratıcı dünyasını, hayal gücünü mahveder.

Engellenen Her Davranış ve Duygu Gelecekte Kötü Etkilere Sebep Olur

Çocukların hayal gücü düşündüğümüzden daha güçlü ve değerlidir. Peki o yaratıcı çocuklara ne oluyor? Neden büyüdüğünde çok az bir kısım hayal gücünün etkisine inanmaya ya da önem vermeye devam ediyor? Çocuklar basit fakat çözüm odaklı düşünür. Belki de eş zamanda birden fazla olayı düşünmediklerindendir. Gelelim yaratıcı çocukları nasıl sıradanlaştırıp toplum kalıplarıyla büyütmek için törpülediğimiz yaratıcı dünyalarını mahvetmemize. Bu durum bize normal gelebilir. Çünkü genellikle hayatın belirli kuralları olduğunu ve bu kurallara göre davranmamız gerektiğini düşünürüz. Bu sebepten de çocukları standart hale getirmeye çalışırız. Çocuklarla iletişim kurarken onların ne söylediğine ve nasıl ifade ettiğine dikkat etmeliyiz.

Onları bir çocuk değil, birey olarak değerlendirmeli ve karar verebilmeleri için kararlarına önem verdiğimizi hissettirmeliyiz. Ama bunu yaparken onları tamamen kendi başına bırakmak, hareketlerine geri dönüş vermemekte yanlış olur. Onlara sözlerine, davranışlarına göre doğru veya yanlış olduğu sebebi ile birlikte anlatılmalıdır. Bu süreçte sağlıklı şekilde iletişim kurulmazsa, çocukların gelecekte yaşayacağı iletişim problemlerinin temelleri atılır. Bazen bu gibi durumlar da yaşanıyor, toplum kurallarına, eş dost onayına göre karar alan ebeveynler çocuklarının bekleyişine geri dönüş yapmaktan vazgeçiyor. Tam da bu durumda onların aldığı ilk tepki, en çok destek beklediği insanlardan reddedilmek olur. Çocukların bizden beklediği doğruları için takdir, yanlışları için uyarıdır. Hiç bir çocuk bilerek yanlış yapmaz. Bu sebepten yanlış yaptıklarında çocuklara sinirlenmek yerine, yaptığı davranışın yanlış olduğu söylenmeli ve nedeni açıklanmalıdır. Aksi durum daha çok fikir çatışmaları ve asi davranışlara neden olabilir.

Her yaş için duygu durumu, düşünce farklıdır ve her yaşta yaşanması engellenen davranışlar farklı etkiler yaratır. Çocukların etrafı keşfetme, kendisinin yemek yemeye başlaması, araştırma merakının arttığı dönemler vardır. Normal bir gelişimin en önemli konularından biri de çocuğun yapması gerekenleri kendisinin yapması gerektiğini bilmesi ve sorumluluklarını bilinçli olarak öğrenmesidir. Bu yaşlarda genellikle anne-babalar, beceremez veya yanlış yapar düşünceleriyle ya da sen yorulma, sen daha küçüksün sözleri ile normal gelişim sürecini engeller ve bu da bir takım sorunlara yol açar. Örneğin bir çocuğun araştırmaya olan merakının engellenmesi, her şeyi karıştırma gibi cümlelerle karşılaşması o çocuğun gelecekteki araştırma merakını öldürür ve genellikle bu dönemde yaşanan durum sonrası kişi geliştirmeye, araştırmaya karşı ilgisiz veya çekingen bir tavır sergiler.

Çocuklarda gelişimin sağlıklı olması, doğru iletişim kurma ve gelecek hayattaki bir çok özellikler, öğretim ve ebeveyn iletişimi ile ilgilidir. Özellikle 3-18 yaş aralığında çocukların davranışları kadar anne-babaların davranışları da çok önemlidir. İletişime dikkat ederken, ilginin seviyesine de önem vermek gerekir. Belki doğru yönlendirmeler yapabilir, yanlış ve doğrular, sorumluluklar belirtilir ama ilgi gösterilmez veya hissettirilmez. Bu durum da farklı etkilere neden olur. Sözelde doğruyu öğretip, pratikte yanlış yapılırsa çocuklarda sözel yerine pratiğe odaklanır ve ebeveyninin yaptığını tekrarlar. Burada da istisnalar vardır, eğer ebeveyn yaptığını istekli veya merak uyandırıcı biçimde yaparsa, çocuk da onu tekrarlamak için hevesli olur. Bu yüzden pratikte, çocuklara örnek olarak doğru davranışlar sergilenirse öğrenme doğru tamamlanmış olur.

Doğru Öğrenme

Günümüzde sağlıksız, yapıcı olmayan ebeveyn-çocuk ilişkileri toksik olarak adlandırılmaktadır. Bu kavram, bir çocuğa karşı saygısız bir tutum, aşırı kontrol, katı bir aile hiyerarşisi, cehalet, bir çocuğu diğerine tercih etme, sürekli eleştiri, manipülasyon içerir. Ayrıca bu kategoride çocuk istismarı, çeşitli ebeveyn bağımlılıkları yer almaktadır. Bunların hepsi ebeveyn toksisitesinin belirtileridir. Bununla birlikte, bu faktörleri durumsal toksisite ile karıştırmamak önemlidir. Örneğin, bir ebeveyn stresli bir durumdaysa veya bir yaş krizi yaşıyorsa, kızıyorsa ve bir çocuğa tipik olmayan bir şekilde davranıyorsa, bu onun toksik olduğu anlamına gelmez. Toksisite, sistematik bir davranış, çocukla iletişim şekli, bir ebeveynlik tarzıdır ve bu tür ebeveynler bunu fark etmezler.

Gelişim süreci çok önemlidir ve bir çok travmanın, karakteristik özelliklerin oluştuğu bir dönemdir. Ama bu demek değildir ki, tüm travmaların sebebi çocuklukta yaşanan olaylardır. Bu nedenle çocukların gelişim sürecinde anne-babaların özellikle dikkat etmesi gereken nokta, mizaç ve tepkidir. Çocukların büyüme süreci için belirli kurallar ve bilinenler vardır fakat her çocuk aynı olayı, aynı şekilde yaşayacak diye bir kural yoktur. Önemli olan yaşanan olaylara, söylenen sözlere ve davranışlara karşı ebeveynin tutumudur. Çocuğun anne-babası kadar kardeşleri ile olan iletişimi de onun gelişimini etkiler. Eğer bir çocuk kardeşi olmadan büyürse genellikle paylaşmaya açık olmayan, sevgisini dile getiremeyen bir insan olur. Kardeşine, onun tepkisine saygı duymayı beceren, öğrenmeye, doğru ve yapıcı eleştiriye açık olan insanlar kardeşi veya kardeşleri ile iletişim içerisinde büyüyen çocuklardır. Kendisine değer verebilen güvenen insanlar, aile bağları kuvvetli olan kişilerdir. Bunun temelinde ise doğru kelimelerle, doğru tepkilerle sorunların çözülebilmesi, ebeveyn-çocuk ilişkisinin sağlıklı bağlarla bağlanması ve aşamaların travmasız tamamlanmasına dayanır.

Engelin veya yanlış tepkinin travmalara neden olabileceğinden bahsederken, bazı örnekler olayı daha da netleştirecektir. Şöyle örneklendirebiliriz: 2-3 yaşlarındaki bir çocuk, kıyafetlerini kendisi seçmiyor ve giyinemiyorsa, dolabının düzenli olmasının gerektiğini öğrenmemişse, yemeğini kendisi yemiyorsa gelecekte kendine güveni olmayan, sorumluluk alamayan birey yetişir. Başka bir örnekle çocuk başarısız olduğunda anne veya baba sinirlenmek yerine, bir sonrakinde yapacağına eminim şeklinde tepki verirse daha doğru olur. Bunlara dikkat edildiği sürece, bugünün köklü problemleri önceden engellenmiş olur, sağlıklı iletişim kuran, güven duyabilen, özgüvenli insanlar yetişir. Belki her travma çocuklukta oluşmuyor ama tüm güvensiz, başarısız, sevgisiz ve nefret dolu insanlar çocukluğunda ailesi ile sağlıklı iletişim kuramayıp, gelişimini tamamlayamayan insanlardır.

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu