Araştırmalar

Köleliğin Tarihi ve Kaçak Kölelik

Drapetomania terimini ilk kez Amerika’lı doktor Samuel A. Cartwright “Amerika’da zenci köleleri kontrol altında tutmak için kavramlaştırılmış ve zamanın tıp literatürüne ruhsal bir hastalık” olarak kullanmıştır. Drapetomania, kölenin kaçma arzusu ya da kölenin sahibinden kaçma hastalığı olarak tanımlanmaktadır[1].

Drapetomania

Esaretten kaçan köleleştirilmiş Afrikalıların yaşadığı varsayımsal bir akıl hastalığıydı. Bu kavram ilk zamanlardan beri sahte bilim olarak görülerek çürütüldü, bilimsel ırkçılık yapısının bir parçası olarak gösterildi. Drapetomania terimi, Yunanca ‘delilik, çılgınlık’tan türetilmiştir[3].

Önleme ve Çözüm

Cartwright’in (Drapetomania terimini ilk kez ortaya atan kişi) düşüncesine göre, mutlaka takip edilen uygun tıbbi tavsiye ile, birçok zencinin kaçmak için yeltendiği bu zahmetli uygulama neredeyse tamamen engellenebilir. Asık suratlı ve nedensiz tatminsiz köleler söz konusu olduğunda ise kölelerin bu tavırları “yaklaşan uçuşun bir uyarı işareti”dir. Bu durumda “önleyici tedbir” olarak “şeytanı kırbaçlamaktan” bahsetmiştir[3].

Kırbaç, bedensel cezalandırma dahil olmak üzere sopalama ve dayak anlamına gelmektedir. Eski dönemlerde köleler üzerinde bir disiplin biçimi olarak kullanılmıştır. Kırbaçlama, Birleşik Devletler’de kölelik döneminde sık sık köle sahipleri ve onların köleleri tarafından yapılmıştır. Bazen de bu kırbaçlama gücü, köle yasalarını ihlal eden her köleyi kırbaçlamaya yetkilendirilmiş, yoksul beyazlar olan köle “devriyelere” verilirdi[4].

Tarihte Kölelik ve Kaçma Davranışı

Kölelik, insanların dünyaya eşit olarak gelmelerine vurulmuş olan ilk darbedir. Çeşitli sebeplerle eşitler arasında bir eşitsizlik yaratarak kişi veya kişileri hürriyetlerinden mahrum bırakma ve emeklerinin sömürülmesi olarak tanımlanabilir. Antik dönemlerden modern dönemlere kadar devam etmiştir ve hâlâ da devam ettiği bazı görüşlerde söylenmektedir.
Tarih boyunca kölelik olgusunun genellikle bütün toplumlarda çeşitli şekillerde var olduğu bilinmektedir. Kölelik kavramının eskiliği kadar kölelerin çeşitli nedenlerle sahiplerinin ellerinden kaçmaları da eskidir[2].

Kökleri çok eskiye uzanan kanunlardan itibaren köle, sahibi için bir işgücü olarak kabul edilmekteydi. Bu nedenle sahibinin zarar görmemesi ve kaçan köleye el konulmaması için köleyi bulan kişiye kölenin sahibi tarafından ödeme yapılması elverişli bulunmuştur[2].

Lipit-İstar Kanununun 12. ve 13. Maddeleri kaçak köleler ve onu barındıran kişilerle ilgilidir. 12. maddesine göre “Eğer bir adamın kölesi şehir içine kaçarsa ve kölenin bir adamın evinde kaldığı teyit edilirse o adam köleye karşı köle verecektir”, 13. maddesine göre ise adamın kölesi olmaması durumunda kölenin sahibine belli bir miktar (15 şegel) gümüş tartması istenmiştir[2].

Esnunna Kanununda kaçak kölelerin şehir kapısından dışarıya çıkmaları kesin bir dille yasaklanmıştır[2]. Kanunun 50. maddesinde “Bir kişi, saraya veya muşkenuma (sarayın altında olan özgür fakat yoksul insanlar)[5] ait bir kayıp erkek köleyi, bir kayıp öküzü, bir kayıp eşeği yakalar ve Esnunna’ya götürmez, onu evinde alıkorsa, bir ayın yalnız yedi gününü geçirse dahi, saray ondan hırsızlık malı dava edecektir” denilmektedir[2].

Sümer kanunlarında kölelerin kaçmasını engellemek ve kaçan köleleri cezalandırmak için yapılması gerekenler ile ilgili belgeler mevcuttur. Sümer Akad belgelerinden birinde; efendisinin kaçan köleyi geri getirip ayaklarının topal hale getirdiği, zincire vurduğu, havan tokmağı ile döverek yüzüne ‘kaçak, ele geçirildi’ ibaresini kazıdığı kaydına rastlanmıştır[2].

Ana-İttisu tabletlerinde kaçak kölenin cezası, sahibi tarafından kulağının kesilmesi olarak belirtilmektedir. Bazı zamanlarda ise sahibi köleyi zincire vurur, ayağına ağırlık bağlar veya kaçak olduğunu belirten ifadelerle onu damgalardı[2].

Hamurabi Kanunun 15. maddesinde kölenin şehirden dışarı çıkarılması durumunda verilecek ceza, ölümdür. Kanunun 16. maddesi ise kaybolan köleyi barındırmakla ilgilidir. Buna göre; bir adam kaçak köleyi evinde barındırırsa ve çağrıya rağmen teslim etmezse öldürülecektir[2].

İbrani toplumunda kölelik oldukça yaygındır fakat kölelere oldukça insancıl davranıldığı görülmektedir. Hz. Musa’nın köleliği azaltmak için koyduğu kanunlar kölelere bakışı yumuşatmıştır. Kölelere karşı bu hoşgörünün belirli oranda kaçak kölelere de gösterildiği görülmektedir. Örneğin kayıp bir hayvan sahibine teslim edilirken, kaçak bir köle sahibine geri verilmiyordu. Başka ülkeden kaçan köle İbrani topraklarına girerse artık statüsü değişir ve köle olarak değil, yabancı uyruklu bir kimse olarak yaşamını sürdürürdü[2].

Hitit Yasaları da daha insancıl hükümler içermektedir. Hitit Kanunlarının 24. maddesi kaçak kölenin bir başkasının hanesinde yakalandığında kölenin sahibi onu kimin hanesinde bulursa o kişi kölenin bir aylık ücretini vermesi gerektiğini belirmiştir. Ayrıca kölenin kaçtığı yerden yakalandığı yerin uzaklığına göre köle sahibinin köleyi getirene ödeyeceği miktarı artmaktadır bunun sebebi köleyi bulan kişinin onu sahibine teslim edinceye kadar köleye yaptığı harcamaların artmasından kaynaklıdır. Kölenin kaçarak düşman bir ülkeye giderse onu geri getiren kişi kendisi için o köleyi alabilirdi[2].

Antik Mısır’da kölelerin kaçmak istediklerinde, önlerinde iki yol bulunmaktaydı. Birisi çölü aşarak yabancı bir ülkeye gitmekti ve bu oldukça tehlikeliydi. İkinci ve en sağlıklı kurtuluş yolu tapınaklardı. Bir köle sahibinden kaçmak ve kendisini tanrıya adamak isterse, derisine bir takım kutsal dövmeler yaptırırdı o zaman kimse ona dokunmazdı. Ancak tapınaklar sadece belirli bir zaman aralığı için ve iki köle ile sınırlandırılan barınma hakkına sahipti[2].

Eski Yunan’da kölelik hayatın vazgeçilmez bir parçasıydı. Atina’da halk; vatandaşlar, yabancılar ve köleler olarak üçe
ayrılmakta ve hemen her özgür vatandaşın bir kölesi bulunmaktaydı. Şehir devletleri arasında kaçak köleleri iade antlaşması vardı. Geri alınıp sahibine teslim edilen kaçak kölelere sert davranılırdı ve bazen ateşle damgalanırlardı. Kaçak köleleri koruma altına alma hakkı olan tapınaklar dışında kaçak kölelerin barındırılması suç olarak tanımlanıyordu. Böyle davranan kişiler, köleyi sahibine iade eder ayrıca köle sahibine ve devlete belirli bir cezai bir ücret öderdi[2].

Köleliği kurumsallaştıran ve kölelik denilince akla ilk gelen devletlerden biri Roma İmparatorluğudur. Gelişmiş bir hukuk sistemine sahip olması ve yazılı geleneğin güçlü olması dolayısıyla Roma’da kölelik ve bilhassa kaçak kölelik hakkında fazla bilgi vardır. Kaçak köleler kayıtlarının bu kadar çok olması kölelerin içinde bulundukları koşullardan mutsuz olduklarının bir göstergesidir. Kölelerin kaçmaları için en uygun vakit savaş ya da kargaşa dönemleriydi. Bu zamanlarda köleler düşman ordularına katılarak efendilerinden kurtulma girişiminde bulunurlardı. Yabancı bir ülkeye kaçmayı
başarabilen köleleri bulmak çok zordu. Roma yasalarında bir kölenin kaçışı ve böyle köleleri alıkoyan kimseler suç işlemiş sayılmaktaydılar. Kaçak bir köleyi barındıran herhangi bir kişi ise hırsız kabul edilirdi[2].

İslamiyet’in gelişiyle birlikte kölelik konusunda önemli değişiklik beklentisi vardı fakat böyle güçlü bir gelenek ile karşı karşıya kalan İslamiyet sadece köleliğin kapsamını daraltmış ve kölelerin serbest bırakılmasını teşvik etmiştir. İslam hukukuna göre kaçan bir köleyi yakalayan kişi onu sahibine götürüp teslim edebilir ya da sahibi gelip onu alıncaya kadar yanında tutabilir, isterse de kadıya götürüp teslim edebilirdi. Kölenin, kaçak köle olduğu şahitlerce doğrulanmadığı müddetçe kadı onu kabul etmez, kaçak olduğu anlaşılırsa ona ceza verir veya ikinci kez kaçmasını engellemek için onu alıkoyardı. Köleyi yakalayan kişi onu sahibine vereceği için tuttuğunu söyleyerek kadının iznini alıp altı aya kadar saklardı. Bu sürede sahibi çıkmayacak olursa onu başkasına satabilirdi. Köleyi kadıya teslim ederse köleye harcamış olduğu kadar nafakası devlet hazinesinden ödenirdi[2].


KAYNAKÇA

  1. ERDEM, İ. DRAPETOMANİA BAĞLAMINDA SAĞLIK HİZMETLERİNDE ÇALIŞAN VE YÖNETİCİ İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR İNCELEME. SDÜ Sağlık Yönetimi Dergisi1(1), 17-25.
  2. ERKEK, M. S. (2017). ESKİ YAKINDOĞU’DAN OSMANLI’YA KAÇAK KÖLELİĞİN TARİHYAZIMI VE ÜSKÜDAR’DA KAÇAK KÖLELER (15231529). Electronic Turkish Studies12(19).
  3. Drapetomania nedir?. Erişim adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/Drapetomania
  4. Kölelere kırbaç cezası nedir?. Erişim adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/Flagellation
  5. Muşkenum nedir?. Erişim adresi: https://eksisozluk.com/muskenum–5390037#:~:text=hammurabi%20kanunlar%C4%B1’n%C4%B1n%208.%20maddesinde,fakat%20yoksul%20insanlar%22%20anlam%C4%B1na%20gelir%20%3A&text=mu%C5%9Fkenum’a%20ait%20ise%20on,verecek%20hi%C3%A7bir%20%C5%9Feyi%20yoksa%20%C3%B6ld%C3%BCr%C3%BClecektir.

Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️

Başa dön tuşu