
Kitabın analizine başlamadan önce Jung’dan ve arketipin ne olduğundan biraz bahsetmek doğru olacaktır. Jung çalışmalarında analitik psikoloji, tarih, mitoloji, antropoloji ve dinden yararlanmıştır. Bu alanlardaki geniş çaplı bilgisi sayesinde kavramlarını da buralardan seçmiştir. Özellikle Psikoloji ve PDR öğrencilerinin de mitoloji bilgisinin olması gerekir çünkü Freud’da bu tür kavramlara rastlamak mümkündür. Gelin şimdi kavramlara bakalım:
- Persona: Toplum tarafından beğenilen, kabul edilen iyi davranışlardan oluşur. Maske ya da rolde denebilir.
- Kişisel Bilinç dışı: Bireyin kendi yaşantıları sonucu oluşur.
- Kolektif Bilinç dışı: Bireye özgü değil herkese ait olan bilinç dışıdır. Buna verilen en tipik örnek geceleri rüyada düşerek uyanma ile geçmişte atalarımızın ağaç tepelerinden uyurken oradan düşme ve düşme korkusu yaşamalarının bağdaştırılmasıdır.
- Bitmemiş işler: Arka planda kalan tamamlanmamış, çözümlenmemiş işlerdir. Küskünlük, öfke, nefret, acı, kaygı, keder, suçluluk, vazgeçme gibi açığa vurulmamış duygularda ortaya çıkarlar. Bunlarla yüzleşene kadar kendini göstermeye devam ederler.
- Arketip: Kolektif bilinç dışının bir parçası olan evrensel kalıpları ve görüntüleri temsil eder.
İnceleyeceğimiz Küçük Prens kitabında “Yolculuk/Aşma Arketipi” bulunuyor. Bu arketip bireyin olgunlaşma yolundaki ruhsal yolculuğunu anlatır. Bu arketipi incelemeden önce Jung’un sanat eserleri hakkındaki görüşünü paylaşmak istiyorum. Jung’a göre sanat eserinin yaratımı iki durumda gerçekleşmektedir. Bunlardan ilki psikolojik yaratıcılık olup malzeme insanın bilincinden gelmektedir. İkincisi ise imgeye dayalı yaratıcılık olup kolektif bilinç dışından kaynaklanır. Bu tipte sanatçının müdahalesi azdır. Sanatçı tüm insanlığın temsilcisi olur.
Yolculuk/Aşma arketipine gelirsek buna mitolojilerde oldukça sık görülür. Kahraman yolculuğa çıkar, çeşitli zorluklarla karşılaşır. Kahramanı yolculuğundan uzaklaştırmaya çalışan, yolunu kesen varlıklar belirir. Aklı ya da birtakım ilahi güçlerin yardımı ile bunları aşar. Sonunda yola çıktığı ülkesine geri döner. Döndüğünde hedefine ulaşmış, kaosu düzene çevirmiştir. Biz bunu somut ögeler içeren bir yolculuk olarak algılasak da aslında soyuttur. Bireyin kendi ruhsal dünyasına yaptığı bir yolculuktur ve aslında erginlenme sürecini anlatır. Küçük Prens’te de kahraman ve anlatıcı aynı kişidir. Anlatıcıdan kastımız yazarın kendisidir.
Kahraman yetişkin olarak çıktığı uçak yolculuğunda çöle düşer ve Küçük Prens’le karşılaşır. Küçük Prens yaşamın kaynağını temsil eder. Küçük Prens’teki çocuk masumiyeti ve doğa olaylarına karşı arkaik insana yakın düşüncelerde oluşu dikkat çeker. Kahramanın çöle düşüp Küçük Prens’le karşılaşması, Küçük Prens’in maceraları ve Küçük Prens’in geldiği yere dönüşü ile 1- yola çıkış, 2- erginleşme, 3- geri dönüş aşamalarına denk gelir. Bu aşamaları bir sonraki bölümde ele alacağız beklemede kalın!
Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️