
Vücut bulmuş her ruh yalnızlığa mahkumdur.
Aldous Huxley
Yalnızlık konusunda herkes ya yakınır ya da yalnızlığın tadını çıkarmak üzerine sözler söyler. Bu konu hakkında pek çok şiir, roman ve yazı yazılmış; yalnızlık insan hayatının bir parçası olarak tarih boyunca dile getirilmiştir. Bütün bu zaman dilimlerinde kimi insanlar yalnızlığı dayanılmaz bir işkence olarak görürken, kimi insanlar ise topluluk içine çıkmayı sevmeyip yalnız kalmaya meyilli olmuştur. İnsan gerektiği zaman kendi kendine kalıp iç sesini dinleme ihtiyacı duyar ve yalnızlık böyle zamanlarda çok iyi fırsattır. Fakat bu sürekli hale gelirse ve kişi her geçen gün toplumdan uzaklaşıp yalnız bir birey haline gelirse sorunlar baş göstermeye başlar.
Yalnızlık aşırıya kaçtığı zaman kişinin yaşamını olumsuz etkilemekle beraber sosyal ilişkilerinin zayıflamasına ve bireyin tatmin olma duygusunun azalmasına neden olmaktadır. Yalnızlık duygusunun ortaya çıkışı; bireyin bağlanma, sevilme, şefkat ve değerli hissetme gibi duygusal açıdan önemli olan gereksinimlerinin karşılanmaması ile güvenilir ilişki kurma eksikliği çekmesi sonucu oluşmaktadır. Bu gereksinimlerinin karşılanmaması durumunda bireyler kendilerini izole ederler. İzolasyon sonucunda yalnızlık görülmeye başlar (4*). Bir başka araştırmada yalnızlığın sebepleri olarak kişisel özellikler, kurulan ilişkilerdeki yetersizlikler ve ilişkilerden istenilen değişiklikler gösterilmiştir. Brelim (1985) ise yaptığı araştırmasında yalnızlığı yabancılaşma, birilerine bağlı olmama, tek başına olma, zorunlu ya da zorla soyutlanma ve yerinden olma gibi faktörlere bağlamıştır (1*).
Yalnızlık duygusu genç-yaşlı, kadın-erkek, ergen-yetişkin herkeste her zaman diliminde görülmektedir. Bireylerin kendilerini toplumdan ve sosyal hayattan soyutlamaları, doyurucu olmayan sosyal yaşantı içinde olmalarından kaynaklanabilmektedir. Modern zamanın çalışma düzeni, teknolojinin yaygınlaşması ve bilginin ön planda olması gibi gelişmeler bireyin iyi hal durumunu etkilemektedir (1*).
Yapılan araştırmalardan birisinde kız ergenlerin yalnızlık düzeyi incelenmiştir. Yaş ilerledikçe yalnızlık hissi artmış ve küçük yerleşim birimlerinde yaşayanlarda, metropolde yaşayanlardan daha fazla yalnızlık hissi olduğu görülmüştür. Ülkemizde yapılan kapsamlı bir araştırmaya göre ise erkek öğrencilerin kızlardan, yakın arkadaş sayısı az olanların fazla arkadaşa sahip olandan, sorunlarını başkalarına açmayanların açanlardan ve anne babası arasındaki ilişkiden memnun olmayanların, memnun olanlardan daha fazla yalnızlık hissi yaşadıkları ortaya konmuştur (1*).
Yalnız Hisseden Kişilerin Özellikleri
- Kendilerini çevresindeki insanlarla uyum içinde hissedemezler (5*),
- Sosyal faaliyetlerin azlığı (5*),
- Sorumluluk almaktan kaçınma (5*),
- Arkadaşlık kurmakta zorluklar yaşama (5*),
- İçe dönüktürler (5*),
- İlişkilerde yüzeyseldirler (5*),
- Olayları olumsuz yönde değerlendirme (5*),
- Benmerkezci tutumlara bürünme (5*).
Yalnızlığın Sınıflandırılması
Yalnızlık konusu uzun ve detaylı bir konudur. Bundan dolayı çeşitlilik de bir hayli fazladır, ancak başlıca yalnızlık türleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
- Duygusal Yalnızlık: Yakın aile üyeleriyle ve akrabalarla güvenilir ilişki kurulmaması sonucu oluşmaktadır. Kişide boşluk duygusu, kaygı ve ayrılık duygusunun oluşmasına sebep olmaktadır (4*).
- Sosyal Yalnızlık: Sosyal ilişkilerde bozulmayla birlikte arkadaşlık ilişkilerinin kurulmaması sonucunda toplumla bütünleşemeyen bireyin kendini soyutlamasıdır. Bu duygu içinde olan bireyler birçok konuda olumsuz tutum sergilerler ve ümitli değildirler. Sosyal yalnızlık duygusuna sahip bireylerde bıkkınlık ve yetersizlik görülmektedir (4*).
- Gelip Geçici Yalnızlık: Yalnızlık duygusu kısa süreli yaşanır ve aralıklarla hissedilir (3*).
- Kronik Yalnızlık: Yalnızlık duygusu sürekli olarak en az iki ay veya daha uzun süreli hissedilir (3*).
- Durumsal Yalnızlık: Majör stres olayları sonucu oluşan yalnızlıktır (3*).
Yalnızlık ve Psikoloji
Yalnızlık, ruhsal hastalıkların oluşumunda tek başına yeterli değildir. Fakat bazen ruhsal hastalıkların oluşumunu tetikleyebilir veya ruhsal hastalıkların belirtisi olabilmektedir (6*).
Depresyon
Depresyon insanları yalnız kalmak için meyilli hale getirir ve yalnız kalan bireyler psikolojik etkiler sebebiyle depresyona sürüklenebilmektedir. Depresyona giren bireyler toplumdan uzak dururlar ve sosyal ilişki içine girmezler. Bireylerde mutsuzluk, istek kaybı, yaşamın anlamsızlaşması gibi birçok belirti görülebilir. Bu belirti ve sebeplerden dolayı depresyona sahip kişiler sosyalleşmekten uzak dururlar. Ancak depresyonun etkilerinin azalmasıyla birlikte bireyler normal hayata ve sosyal yaşama geri dönerler (6*).
Sosyal Anksiyete/Sosyal Fobi
Sosyal anksiyeteye/fobiye sahip bireyler toplum içine girmekte tereddüt ederler. Toplum içine girdiklerinde yaşadıkları veya gireceklerini düşündüklerinde yaşayacakları stres sebebiyle toplumsal etkinliklerden uzak dururlar. Bu anksiyeteye sahip bireyler, ileri düzeyde fobiye sahip olduklarında evden dahi çıkmamaktadırlar (6*).
Çekingen Kişilik
Çekingen kişiler utangaç özelliklere sahiptirler. Diğer insanlarla ilişki kurmayı çok istemelerine rağmen iletişime geçmekte zorluk çekerler. Bunun sonucunda da yalnız kalmayı tercih ederler (6*).
Şizoid Kişilik
Şizoid kişilik özelliğine sahip insanlar içedönük bireylerdir. İçedönük oldukları için pek arkadaşları yoktur ve toplum içine girmektense yalnız kalmayı yeğlerler. Çekingen kişiliğe sahip bireylerle ayrılan özellikleri; şizoid kişiliğe sahip bireylerin başka bireylerle iletişime geçme gibi bir istekleri yoktur (6*).
Madde Kullanım Bozuklukları
Yalnızlık hissine sahip kişilerde madde kullanım bozukluğu görülmektedir (6*).
Yalnızlıkla Nasıl Baş Edilir?
- Yalnızlık hissine sahip bireyler sosyal ilişkilerinin geliştirilmesi amacıyla sosyal beceri programlarına yönelebilirler (2*).
- Kişiler arası terapi yöntemleriyle bireylerin yeni ilişkiler başlatmaları, bu ilişkileri sürdürüp geliştirmeleri için sosyal destek sağlanabilir, bireyleri cesaretlendirici ev ödevleri ve sosyal beceri eğitimleri verilebilir (2*).
- Sağlığa özen gösterilip egzersizler yapılabilir. Yapılan egzersizler sosyal ortamda dahi yapılabilir (7*).
- Karamsarlık ve kötü düşüncelerden uzaklaşılmalı (7*).
- Gönüllü olarak aktivitelere katılıp başkalarına yardım edilebilir. Bu sayede bireyin takım çalışması ve sosyal etkileşimi gelişecektir (7*).
- İletişime açık olunmalı. Bu beden diliyle de ifade edilmelidir (7*).
Kaynakça:
- Buluş, M. (1997). Üniversite öğrencilerinde yalnızlık. PAÜ Eğitim Fakültesi Dergisi, 3: 82-90.
- Erözkan, A. (2009). Ergenlerde yalnızlığın yordayıcıları. İlköğretim Online, 8(3): 809-819.
- İmamoğlu, S. (2008). Genç yetişkinlikte kişilerarası ilişkilerin cinsiyet, cinsiyet rolleri ve yalnızlık algısı açısından incelenmesi (Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul).
- Şahin, M. A. (2019). Yaşlı bireylerde sosyal destek algısının yalnızlık ve umutsuzluk üzerine etkisi (Yüksek Lisans Tezi, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Erzincan).
- Yılmaz, E. ve Altınok, V. (2009). Okul yöneticilerinin yalnızlık ve yaşam doyum düzeylerinin incelenmesi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 59(15): 451-469.
- Özmen, E. Yalnızlık. Erişim adresi: https://psikoloji-psikiyatri.com/yalnizlik/
- Yalnızlık hakkında ilginç bulgular ve uzmanlardan yalnızlıkla başa çıkmak için etkili öneriler. (2017) Erişim adresi: https://www.uplifers.com/yalnizlik-hakkinda-ilginc-bulgular-ve-uzmanlardan-yalnizlikla-basa-cikmak-icin-etkili-oneriler/
Okuduğunuz içerik sevgiyle oluşturulmuştur ❤️